“`html
BURSA (İGFA) – Bugün, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklal Marşı’nın kabulünün üzerinden 104 yıl geçmiş bulunuyor. Bu eser, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşı olarak büyük bir anlam taşımaktadır.
Bağımsızlık ve ulusal birlik duygusunu ön plana çıkaran İstiklal Marşı, Türk milletinin Millî Mücadele sürecinde Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılmış ve 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından milli marş olarak onaylanmıştır. Bestesi ünlü sanatçı Osman Zeki Üngör’e aittir ve orkestrasyonu ise Edgar Manas tarafından yapılmıştır.
İSTİKLAL MARŞI’NI MİLLETİMİZE SUNDU
“Vatan Şairi” ve “Millî Şair” olarak tanınan Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesindeki Karagümrük semtinde hayata gözlerini açmıştır.
Mehmet Akif, edebiyat alanındaki yeteneklerini şiirler yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak geliştirdi. Resimli Gazete ve Servet-i Fünûn dergilerinde eserleri yayınlandı. İstanbul’da çeşitli bakanlıklarda görev alırken, 1906 yılında Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebinde kompozisyon dersleri vermeye başladı. Ardından 1907 yılında Çiftçilik Makinist Mektebinde Türkçe dersleri vermek üzere atanmıştır.
II. Meşrutiyet ilan olduğunda Bakanlıkta görevde olan Mehmet Âkif, bu dönemde Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarlığını üstlenmiştir. Kurtuluş Savaşı süresince 1. TBMM’de milletvekili olarak görev yapmıştır.
Mehmet Akif Ersoy’un en önemli eseri “Safahat”, 7 kitaptan oluşuyor. İlk bölümünü 1911 yılında kaleme alarak Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini ele aldı. Ardından 1912 yılında yazdığı “Süleymaniye Kürsüsünde” ile Osmanlı aydınlarını anlattı. 1913’te “Halkın Sesleri” ve 1914’te “Fatih Kürsüsünde” eserlerini yazdı. 1917’de “Hatıralar” ve 1924’te “Asım” adlı eseriyle devam etti. Son olarak, “Gölgeler” adlı 7. bölümünü de 1933 yılında tamamladı. “İstiklal Marşı”nı eserinde yer vermeyerek Türk milletinin eseri olduğunu vurgulamıştır.
“Safahat”ın yazım süreci 1911’de başladı ve 1933’te sona erdi. Ömer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy’un kitabına almadığı şiirlerini ekleyerek 1943 yılında tekrar basımını gerçekleştirdi. 1987 yılında ise M. Ertuğrul Düzdağ, eseri yeni bir düzenleme ile yayımladı. Bunun yanı sıra, “Kur’an’dan Ayet ve Hadisler” ve “Mehmet Akif Ersoy’un Makaleleri” gibi eserleri de ölümünden sonra kitaplaştırıldı.
İSTİKLAL MARŞI’NIN KABUL SÜRECİ…
Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklal Harbi’ni millî bir ruh ile desteklemek için Maarif Vekaleti 1921 yılında bir güfte yarışması düzenlemiştir. Bu yarışmaya toplamda 724 şiir katılmıştır. Ödüllü bir yarışma olmasından dolayı öncelikle katılmak istemeyen Mehmet Âkif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin teşvikleriyle, Ankara’daki Taceddin Dergahı’nda yazdığı şiirini ortaya koymuştur. Yapılan eleme sürecinin ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 12 Mart 1921 tarihindeki oturumunda, bazı itirazlara rağmen Mehmet Akif’in şiiri büyük bir coşkuyla kabul edilmiştir. Mecliste İstiklâl Marşı’nı okuyan ilk kişi ise dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver olmuştur. Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’nın güftesini şahsi eseri olan “Safahat”a dahil etmedi ve bu marşın Türk milletinin ortak eseri olduğunu duyurmuştur.
İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif’in ölümüyle ilgili bir gazete haberi (Cumhuriyet, 28 Aralık 1936).
“`
More Stories
2024 Talât Sait Halman Çeviri Ödülü İKSV’de düzenlenen törenle Ali Volkan Erdemir’e sunuldu
“Talat Sait Halman Çeviri Ödülü”nün sahibi Ali Volkan Erdemir oldu
Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’tan yeni komedi filmi: Kalender Pide